15 Nisan 2012 Pazar

LİMON VE SARIMSAKLA GELEN SAĞLIK


LİMON VE SARIMSAK KÜRÜ
Limon ve sarımsak… Bu iki şifalı bitkinin bir araya gelmesiyle oluşan bir içeriği yüz yıllardır kullanmakta olan Ruslar bu karışıma “mucize kür” adını vermişlerdir. 

Rusya’da yaygın bir biçimde kullanılan bu kürün bitkisel tedavi yöntemlerinin en etkili olanlarının başında geldiği söylenmektedir. 

Limon, sarımsak karışımının kanserin engellenmesinde, kolesterolün düşürülmesinde ve kolesterol oluşumunun engellenmesinde, hafıza kayıpları ve unutkanlıklarda, mide ülserinde, mide yanmalarında ve daha pek çok rahatsızlık ve hastalığın iyileştirilmesinde başarılı bir biçimde kullanıldığı bilinmektedir. 

Yapılışı çok kolay ve maliyeti ucuz olan bu karışımın her evde bulunması ve kullanılması neredeyse şarttır, faydalı olabilir.


NASIL YAPILIR
2 Litre sıkılıp süzülmemiş limon suyu ile (70 adet limon) 40 diş soyulmuş ve yıkanmadan ezilmiş sarımsak karıştırılıp koyu renkli bir kavanoza koyulur. Ağzı hava almayacak şekilde sıkıca kapatılan kavanozun üzeri bir bez ya da kâğıtla örtülüp normal sıcaklıkta bir yerde 25 gün boyunca her gün 3-4 kez çalkalanmak suretiyle bekletilir. Bu süre içinde kavanozun kapağı kesinlikle açılmamalı ve sarımsakların iyice erimesinden emin olunmalıdır.
25 günün sonunda kavanoz açılıp her sabah eğer mümkünse aynı saatte kavanoz bitinceye kadar bu karışımdan yarım çay bardağı (içilebiliyorsa bir çay bardağı) aç karnına içilmeli, yarım saat kadar da hiçbir şey yenmemelidir. Yarım saatten sonra kahvaltı yapılmalıdır. Burada dikkat edilecek husus kavanozun her zaman kapalı tutulması ve kavanozun içine asla sarımsak ve saf limon suyundan başka hiçbir şey ( su, şeker vb.) karıştırılmamalıdır. Eğer istenirse içmeden önce çay bardağına alınan karışıma şeker ya da su katılabilir.
BİLİNEN BAZI FAYDALARI:

1-
Tüm damar iltihapları (vasküler) tedavi ediyor. Tıkanan damarları açıyor, damar sertliklerini ve hipertansiyonu önlüyor.

2- Kolesterol ve lipidi düşürüyor zararlı yağların yakılmasını sağlıyor, kilo verdiriyor (bazal metabolizmayı hızlandırıp yağların yakılmasını sağladığı için iştahı açıyor bu dönemde diyete dikkat etmek gerekiyor) şekeri düşürüyor, pankreasın yenilemesini sağlıyor.

3-
Böbrek ve safra taşlarını eritiyor, idrar söktürüyor, vücuttaki tüm doku ve organlarda oluşan şişkinliği ve ödemi kaldırıyor.


4-
Helycobeacter pylori adlı ülser mikrobunu öldürerek mide ve on iki parmak bağırsağı ülserinin kesin tedavisini yapıyor.


5-
Tüm romatizmal iltihapları önleyip, her tür romatizmal ağrıları dindiriyor, kireçlenmeyi önlüyor, eklem düzeylerinin yenilenmesini sağlıyor her türlü ağrıyı kesiyor
.

6- Beyin hücrelerini ve tüm sinir sisteminin yenilenmesini sağlıyor, sinirlerdeki aksiyon potansiyelini düzenleyip ileri refleks hızını artırıyor, felçlere fayda veriyor.

7-
Vücudun bağışıklık sistemini son derece kuvvetlendiriyor ve her türlü alerjiyi özellikle damarsal kökenli ve strese bağlı cilt alerjilerini kökünden kesiyor, kansere karış tüm vücudu koruyor.

11 Nisan 2012 Çarşamba

ADAÇAYI


Diş otu ya da mermeriye olarak da bilinen Adaçayı 30-70 cm boyunda ballıbabagiller familyasından kokulu ıtırlı, kışın yapraklarını dökmeyen, dayanıklı otsu ya da çalımsı bir bitkidir. Bütün Avrupa ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de bolca yetişir. Yaprakları olgunlaştığında beyazımsı bir renkte ve tüylüdür. Yaprakları kurutularak çay gibi demlenip içilebildiği gibi yemeklere koku ve lezzet vermek için de kullanılır. Ayrıca hoş bir koku ve lezzet verdiği için etlerin dinlendirilmesinde, karaciğer, ördek, kaz ve diğer av hayvanlarının kızartmalarında kullanılır.

Güneşi seven bir bitki olan adaçayı, çayırlarda, bayırlarda ve meralarda yetişir. Ülkemizde Batı ve Güney Batı Anadolu’da bol olarak yetişir. Bitki yaprakları çiçeklenme öncesi Mayıs-Haziran aylarında etken maddelerinin en verimli olduğu öğlen saatlerinde toplanıp, gölgeli ve havadar bir yerde kurutulur. İyice kurutulduktan sonra ince ince kıyılarak hava almayan bir kapta saklanır.


Çok eski çağlardan beri faydaları bilinen adaçayı sık içildiğinde bedene zindelik ve güç verir. Hastalıklardan sonraki halsizliklerde kullanılırsa vücuda direnç kazandırarak halsizliği alır. Gece terlemelerine iyi gelir. Bu gibi terlemeleri sonlandırmakta faydalıdır. Kramplarda, omurilik rahatsızlıklarında, beze hastalıklarında başarıyla kullanılır.

Sözü edilen hastalıklar için kaynatılıp demlenerek hazırlanmış adaçayından günde iki su bardağı kadar içilmelidir. Karaciğer rahatsızlıklarında, Kanı, temizler, solunum organlarını balgamsı salgılardan kurtarır. İştah açıcı bir bitkidir. Mideyi ve bağırsakları rahatlatır ve gazların dışarı atılmasını sağlar.
  
Adaçayı, çay olarak içildiği gibi yapraklarının kurutulup toz haline getirildikten sonra haricen de kullanılabilir. Böcek sokmalarında sokulan bölgeye adaçayı tozu uygulanırsa sıkıntıyı giderir. Bademcik iltihaplarında, boğaza hastalıklarında, diş, yutak ve ağız boşluğu iltihaplanmalarında gargara şeklinde uygulanması özellikle tavsiye edilir.

Adaçayı sallanan dişlere, diş eti çekilmelerine ve kanamalarına karşı da çalkalama ve gargara yöntemiyle başarıyla kullanılır. Ayrıca dış yaralara da pansuman şeklinde uygulanırsa faydalı olur. Şişkinlik, ishal ve bağırsak iltihabı rahatsızlıklarına faydalı bir bitkidir. Küçük çocukların öksürüklerinin giderilmesinde başarıyla kullanılır.





KULLANIM BİÇİMLERİ:
ÇAY OLARAK: Yarım veya bir tatlı kaşığı dolusu ince kıyılmış kuru yaprak, bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır ve üstü kapalı olarak 10 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2-3 bardak içilir. Taze bitki kullanılması durumunda 4-5 dakika demleme süresi yeterlidir. Günde üç kereden fazla içildiğinde hafif zehirlenmelere sebep olduğu için doz aşılmamalıdır. Çocuklara da daha düşük dozlarda verilebilir.



ÇALKALAMA/GARGARA: 2-3 tatlı kaşığı kurutulmuş ve ince kıyılmış yaprak, 2 bardak soğuk suya eklenir ve ateşe konur. Kaynamaya başlayınca ocaktan indirilir ve üstü kapalı olarak 15 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde pek çok kere 5-10 dakika süreli gargaralar yapılır.

Gargaralarda ve çalkalamalarda kekikle, sindirim sorunlarında ise Mayıs papatyası ile eşit oranda karıştırılır.


Adaçayı şeker hastalarının sinirlerini teskin eder.



Midevidir, sindirimi kolaylaştırır. Hazımsızlık durumunda çok etkili bir gaz söktürücüdür.


Gece terlemelerini en aza indirir. İdrar söktürür. Dişleri beyazlatır ve sağlamlaştırır.


Hanımlarda döl yatağı kaslarını uyarır, adet düzensizliklerini ve aşırı sancıları giderir.

Östrojen hormonu içerdiği için Menopoz dönemi sıkıntılarını azaltır.

Ciltteki mantarlara sürülürse onları yok eder. Adaçayı yaraların iyileşmesini hızlandırır.

NOT: Grip ve nezle salgınlarında oturulan odada adaçayı kekikle beraber kaynatılırsa odayı dezenfekte eder.

YAN ETKİLERİ: Tansiyonu yüksek olanlar günde 1 bardaktan fazlası yasaklanmalıdır. Hamilelere ve karaciğer iltihabı olanlar kullanmamalıdır. Erkeklerde cinsel gücü azaltır, kadınlarda ise artırır.










ISIRGAN OTU



KÜÇÜK ISIRGAN OTU – URTİCA PİLULİFERA



Ülkemizin hemen her yerinde boş alanlarda, harabeler ve bayırlarda yetişen tek yıllık otsu bir bitkidir. Kökü, yaprakları, tohumları bile şifalı bir bitkidir. Yemeği yapılıp yenilebilir, çay gibi kaynatılıp içilir, 60 cm kadar uzayabilir. Yaprakları 2-4 cm uzunluğunda, açık yeşil renkli, saplı, dişli kenarlı ve yakıcı tüylüdür.  Romatizma ağrılarını giderici, idrar artırıcı, müshil, adet söktürücü, kurt ve ateş düşürücü, cinsel gücü arttırıcı etkileri bulunmaktadır.

Tazeyken deri ile temas edince deride kızartı ve yanmaya sebep olur. Dikenli ısırgan ve dızlağan isimleriyle de bilinir. Türkiye' de  bol miktarda yetişir. Etkinlik açısından diğer türü Urtica Dioica ile eşittir. Yaprakları, Nisan-Haziran döneminde saplarından sıyrılarak toplanır, gölge ve havadar bir ortamda kurutulduktan sonra ince kıyılır ve hava almayan kaplarda saklanır. Tohumları, Temmuz-Ağustos döneminde toplanır ve gölgede kurutulur. Kökleri ise İlkbahar veya sonbaharda sökülür, yıkanarak temizlenir ve gölgede kurutulmaya bırakılır. İyice kuruduktan sonra ince kıyılır ve hava almayan kaplarda saklanır.



- Çayı, mide ağrısı, iç hastalıklarında, sarılık, romatizma, bronşit, prostat ve kanser tedavilerinde, iltihap dağıtıcı olarak kullanılır.


- Soğan, tereyağı, biber ve yumurta ile kavrularak yapılan yemeği iç hastalıklarında yenir.

- Bitkiden yapılan lapa haricen hemoroitte kullanılır.


- Taze bitki romatizma ağrısına karşı yenir.


- Tohumlarından yapılan macun yutularak cinsel gücü arttırır. 

BÜYÜK ISIRGAN OTU – URTİCA DİOİCA


Küçük ısırgan otuyla aynı özelliklere sahip ondan farklı olarak çok 
yıllık, kökleri toprak altında yayılmış otsu bir bitkidir. Ormanlar, kayalıklar, dere kenarlarında, 500-700 metreye kadar olan yüksekliklerde yetişir.

Bitkinin tüm kısımları yemek ya da çay yapılarak kullanılır.  Saç dökülmesi, felç, kanser, kemik erimesi, nefes darlığı, mantar, kısırlık ve kadın hastalıklarında etkili bir bitkidir. 


-Romatizmada taze bitki yaprakları ağrıyan yerlere sürülür. Buralarda kan toplanması normaldir. .

- Kan temizleme idrar ve iştah açma için çayı yapılarak günde 2-3 bardak içilir. 

- Taze ya da kurutulmuş yaprakları bal ile karıştırılarak ilaba denilen bir lapa yapılır. Haricen ağrılarda, egzamada, dâhilen ülserde kullanılır. 

- Kan şekerini düşürmede, anemide, prostat hastalığında, şişmanlık ve kanserde çorbası yapılarak faydalanılır. 

- Yaprakları süt ile kaynatılarak yapılan ekstresi haricen iltihaplı yara ve alerjilerde kullanılır. 

- Yaprakları kurutularak toz haline getirildiğinde kanamaları durdurma ve böcek ısırmalarında haricen kullanılır. 

- Kuru yapraklarının lapası mide ağrılarında tüketilir. 

- Taze yapraklarından yapılan çayın unla karıştırılması ile hazırlanan yakı ağrı, basurda kullanılırken, dâhilen basur, öksürük, grip, kanser, idrar sorunları ve burun kanamalarında kullanılır. 

- Taze bitkilerden yapılan lapa felçli hastalara uygulanarak bölge sıcak tutulur. 

- Köklerinden hazırlanan çay kanser, mide hastalıkları, böbrek taşları, bronşitte kullanılır. 








ACI ÇİĞDEM


Boyu 10-30 cm. yüksekliğinde zambakgillerden otsu yumrulu bir bitkidir. Sonbaharda pembe bir renkte 6 parçalı çiçekler açar. Meyveleri İlkbahar’da ortaya çıkar. Süs bitkisi olarak da yetiştirilen acı çiğdem gölgelik yerleri sever. Bol su ister. Sonbahar’da çiçek açtığından güz çiğdemi olarak da bilinir. Türkiye’de pek bulunmayan bu bitki daha çok Avrupa’da sulak çayırlarda ve serin bölgelerde yetişir.

Zehirli bir bitki olması dolayısıyla iyi tanınması gereken bitki türlerindendir. Acı çiğdem yumrusunu diğer zehirsiz çiğdem yumrularından ayırt etmek için gövdesine bakmak gerekir. Zehirsiz çiğdem türlerinde gövde yumrunun tam ortasından çıkarken acı çiğdemin gövdesi yumrunun yan tarafından çıkar. 

Acı çiğdem tıbbi özelliği olan bir bitkidir. Kullanılan kısımları tohum ve yumrularıdır.  İdrar arttırıcı, terletici, romatizma ağrılarını giderici ve müshil etkisi vardır. Bileşiminde, sabit yağ, şekerler, tanen ve kolşisin ile demekolsin alkaloitleri bulunur.


Acı Çiğdem romatizmal hastalıklarda haricen kullanılır. Bunun için bir tutam acı çiğdem tohumu 2-3 diş sarımsak ile birlikte havanda dövülür ve çıkan sulu kısım bir tülbende emdirilerek ağrılı yere sarılır. Bu pansuman birkaç gün arka arkaya yapılmalıdır.


UYARI! Acı Çiğdem zehirli bir bitki olduğu için dâhilen hekim kontrolünde kullanılması gerekir.

8 Nisan 2012 Pazar

ACI BAKLA


Baklagillerden 200 kadar türü olan, çiçekleri dik salkımlar şeklinde kümelenmiş 30-120 cm. ye kadar boylanabilen el şeklinde parçalı yapraklı, beyaz çiçekli otsu bir bitkidir acı bakla. Latince Adı, Lupinus Albus’tur. Daha çok Akdeniz çevresinde Balkan’larda ve Kuzey Amerika’da yetişir. Türkiye’de Marmara ve Ege bölgesinde yabani olarak yetişmekte, sınırlı da olsa kültürü yapılmaktadır.


Acı bakla ısıtıcı ve kurutucu olup hazmı zor bir bitkidir. Olgun tohumları acı bir tada sahip oldukları için su içine bırakılıp biraz bekletildikten veya kaynatılıp acılığı giderildikten sonra yenir. Gıda olarak pek kullanılmaz. Daha çok ilaç olma özeliğine sahiptir. En iyisi taze, beyaz, büyük ve ağır olanıdır. Parlatıcı ve çözümleyici bir özelliğe sahiptir.



İdrar arttırıcı, kuvvet verici ve bağırsak parazitlerini düşürücü etkileri bilinmektedir. Şeker hastalarında kan şekerini azalttığı söylenir. Toz haline getirilip kavrulmuş tohumlar sabah aç karnına 1 çay kaşığı kadar alınırsa adet kanamalarını artırır ve kolaylaştırır. Doğum sonrası akıntıların gelişini rahatlatır. Basura, vücuttaki benek ve lekelere iyi gelir.



Çiçeklerinden hazırlanan çay idrar söktürür ve idrar yollarını temizler. Böbrek iltihabını giderir. Böbrek taş ve kumlarının düşürülmesine yardımcı olur. Baş ağrılarını dindirir. Albümin miktarını düşürür. Vücutta biriken tuzun atılmasını sağlar. Nefes darlığına iyi gelir. Fazla yenilirse meniyi arttırır. 


Sirke ve bal ile kaynatılıp, lapa haline getirilir ve sıcak olarak bağlanırsa romatizma, lumbago ve siyatik ağrılarını keser. Arpa unu ile karıştırılıp, hamuru cerahatli yaralara, kanser yaralarına, cilt lekelerine yakı halinde konulursa bunlara şifa verir. 



Tohumları lapa yapılarak dıştan göbek üzerine vurulursa bağırsak kurtlarını öldürür. Bal ile beraber yenilirse, yine aynı etkiyi yapar. Sirke ile karıştırılarak içilmesi de böyledir. Sedef otu, bal ve sirke ile karıştırılıp içilirse mide bulantısını geçirir.


Acı baklanın kaynatılmış suyu haşereleri, böcekleri, sinek ve sivrisinekleri öldürür. Suyu, dıştan sürüldüğü zaman vücuttaki sivilcelere, uyuz ve alaca hastalıklarına, çilliğe, karşı faydalıdır.


Ağız yoluyla içildiği zaman ise cenini düşürür ve ölmüş cenini dışarı atar. Acı baklanın tozu, cildi temizler ve ciltteki darp yaralarının meydana getirdiği izleri iyileştirir.
Öğütülerek un haline getirilmiş tohumları arpa unu ile beraber karıştırılarak merhem yapılırsa, çıbanlara ve çıban ağrılarına karşı faydalıdır. Bal veya sirke ile kaynatılıp yenildiği zaman, karaciğer ve dalak gözenekleri tıkanıklığını giderir. Dalak ve karaciğer sertliğine karşı da faydalıdır.



BASİT KULLANIM ŞEKİLLERİ:

-Sirke ve bal ile kaynatılarak bir gramdan fazla olmamak kaydıyla içilir.

-Yakısı ve lapası haricen kullanılır.

-Tohumları hafifçe kavrulur ve değirmende dövülür, elde edilen tozdan yemek aralarında birer tatlı kaşığı yenir.  Bu kavrulmuş tohumlar “Sebze Kahvesi” adı ile kahve yerine kullanılır. Fakat alkaloit taşıyan türlerinin bu şekilde kullanılması tehlikelidir.

-Acı baklanın kaynatılmış suyu da içilir.

-Olgun tohumları acı lezzetli ve zehirli bileşikler taşıdıkları için, bunları uzaklaştırmak maksadıyla kaynar suda bir müddet tutulurlar. Gevşeyen kabuklar soyulup yenir veya bu tohumlar lapa haline getirilerek harici olarak deriye sürülebilir.

Dekoksiyon: Bir avuç dolusu acıbakla tanesini 2 bardak suda haşlanır. Hazırlanan  dekoksiyondan yarısı içilir. 


Acı baklanın tohumları (termiye)  kaynar suda haşlanır ve yenilir.

UYARI: Fazlası baş ağrısı yapar, mesaneye zarar verir.




ALIÇ


Latince Adı Crataegus Monogyna, Crataegus Oxycantha olan alıç, Türkiye’de bölgelere göre ekşi muşmula, barut ağacı, yemişen olarak da bilinir. Nisan-Mayıs aylarında beyaz veya pembe çiçekler açan10 metreye kadar yükselebilen, gülgillerden kırlarda, derelere bakan yamaçlarda, kayalık, taşlık yerlerdeki çalılıklar içinde, ormanlarda ya da dağlık çevrelerde yabani olarak yetişen ve meyvesi hekimlikte de kullanılan çalıya benzer dikenli bir ağaçtır.

Yenilebilir olan meyveleri hafif ekşimsi ve lezzetlidir. Bitkiye çok güçlü antioksidan özellikler veren flavonoid bileşikleri açısından oldukça zengindir. Meyveleri olgunlaştığında kırmızı ve sarımsı bir renk alan, yuvarlak görünümlü alıç, süs bitkisi olarak da kullanılan bir bitkidir. 20 kadar türüyle ülkemizde batı ve Güney Doğu Anadolu ağırlıklı olmak üzere çeşitli bölgelere yaygın olarak bulunmaktadır.



C vitamini bakımından zengin bir bitki olan alıç ayrıca çiçekleri tamamen açmadan kabukları ve meyveleri ise sonbaharda toplanıp kurutulmak suretiyle de kullanılır. Kurutulmuş çiçekler, meyveler ve kabuklardan toz halinde ya da kaynatılarak faydalanılır. Alıç ağacının meyveleri semt pazarlarında meyve olarak da satılmaktadır. Genellikle çocuklara yönelik olarak ipe dizili bir şekilde satılan alıç, hafif mayhoş tadıyla hoş kokulu, lezzetli bir meyvedir.  
Kalp ritim bozuklukları, sinirsel kalp çarpıntıları, kalp yetmezliği, ağır enfeksiyon hastalıkları sonrasındaki kalp kasları zafiyeti, kalp krizi sonrası, yüksek kan basıncı, damar sertliği gibi hastalıklar için başarıyla kullanılan bir bitkidir alıç. Ama sabırlı ve disiplinli olmak gerekir. Çünkü bitkinin etkisi uzun süreli kullanımlar (4-8 hafta) sonucunda oluşmaya başlar ve bu olumlu etki gitgide artar.



Alıç’ın içerdiği maddelerde vücutta birikme, zehirlilik ve alışkanlık yapma gibi özellikler olmadığından uzun süreli kullanıma uygundur. Yapılan bazı araştırmalara göre alıçın kalbi kuvvetlendirici bir etkisi olduğu görülmüştür.


Bir tatlı kaşığı kıyılmış (kurutulmuş) alıç yaprağı-çiçek ve meyve karışımı kaynamış bir bardak suyla haşlanır ve 10 dakika bekletildikten sonra süzülüp aç karnına ya da öğün aralarında günde iki üç kez içilirse kuvvetli bir ateş düşürücü görevi üstlenir. Aynı zamanda demlenip çay olarak tüketilirse ishali önlemekte oldukça etkili olur.  Balla tatlandırılırsa etkisi daha da artar. Şeker hastaları tatlandırma yapmamalıdır. 

Kurutulmuş alıç çiçek ve yapraklarından 2 çay kaşığı kadar miktar bir cezve suda 20 dakika kadar kaynatılıp günde 3 kez içilirse eğer koroner damarların genişlemesini sağlar ve kan dolaşımını artmasına yardımcı olarak kalp kasına daha fazla oksijen gitmesine sebep olur ve böylece kalp ağrılarını azaltır. Alınan ilaçlara destek olarak doktor kontrolünde kullanılabilir.

Yüksek tansiyonlu hastalarda kalbe destek olmak, bilhassa ateşli hastalıklardan sonra yorulan kalbi kuvvetlendirmek ve kalpteki ritim bozukluklarını tedavi etmek amacıyla kullanılabilir.



Alıçın sinir sistemi üzerinde yatıştırıcı etkisi vardır. Spazmları azaltır, idrar söktürür. Kabız yapıcı bir etkiye sahip olduğu için bu meyveyi tüketenlerin meyvenin bu durumuna dikkat etmeleri gerekir.

Alıç başka meyve ve bitkilerle de karıştırılarak kullanılabilir. Kurutulmuş oğulotu çiçekleri ile kurutulmuş alıç çiçekleri ve alıç yaprakları eşit olarak harmanlanıp bu karışımdan 1 çay kaşığı bir bardak kaynamış suda 10 dakika bekletilip içilirse sakinleştirici bir etki sağlar.

Kurutulmuş alıç çiçekleri, gökçe, papatya ve kediotu kökü kurutularak eşit miktarlarda karıştırılıp bu karışımdan her bir bardak kaynamış suya 2 çay kaşığı atılıp 1 gün bekletildikten sonra sabah akşam birer bardak içilirse yüksek tansiyonun ve kan basıncının düşürülmesinde faydalı olur.

2 ölçü Oğulotu, 2 ölçü Kediotu kökü, 3 ölçü Alıç çiçeği ve 3 ölçü müge kurutulmuş olarak karıştırılır ve bu karışımdan 2 çay kaşığı bir bardak kaynamış suya atılır, 20 dakika kadar beklendikten sonra günde iki kez olmak üzere içilirse çarpıntıya iyi gelir.

Yaklaşık 3 haftalık bir kullanımdan sonra Alıç, kalp, damar sistemini güçlendirip kan dolaşımını sağlayan damarları genişleterek kalbin daha fazla kan ve oksijenle beslenmesine sebep olduğu için yüksek kan basıncını dengelemesi bakımından da faydalı bir bitkidir.


Sağladığı faydalarla beyini de olumlu etkileyen alıç, hafızanın güçlenmesinde de önemli rol oynar. Mideye faydalıdır. Şiddetli kusmayı geçirir. Alıç, kandaki yağlanma oranını düşürmeye fayda sağlar. Spazm giderici olarak da alıç çayı oldukça faydalıdır. Alıç, lapası yaparak bazı ağrılı bölgelere uygulandığında tedavi edici etki gösterir.


Tabiatta pek çok bitki insan sağlığına yararlıdır, yeter ki bilinçli bir şekilde kullanılabilinsin.






7 Nisan 2012 Cumartesi

ACI AĞAÇ


Latince Adı: Quassie Amara olarak bilinen acı ağaç, sedef otugillerden 2-3 metre boyunda zaman zaman 8 metreye kadar uzayabilen ağaçsı bir bitkidir. Tropikal bölgelerde yetişir. 

Çiçeklerinin rengi parlak kırmızıdan beyaza doğru değişir. Genel olarak kabuğu kaplama sanayisinde kullanılmaktadır. Hekimlikte kökü, kabuğu ve odunu kullanılır. Etkili maddesi Quassinedir. Çok acıdır. Eterli yağ asitleri, karbonhidrat ve nişasta içerir.

Acı ağacın 2-10 cm kalınlığındaki gövde ve yan dalları kesilerek kurutulur ve böylece muhafaza edilir. Kullanılacağı zaman küçük parçalara ayrılıp yonga haline getirilir 1 çorba kaşığı acıağaç bitkisinin odunları sıcak su içinde 15 dakika boyunca kaynatılır ve servis edilir.





- Acının tonik etkisiyle kuvvet verir, ateş düşürür. Bunun için 1 Litre suyun içine 5-10 gram ağaç yongası konulur. Bu şekilde 5-6 saat dinlendirilir. Sonra süzülür. Günde 3 defa yarım ya da bir bardak içilir.

- Bağırsakların kurtlardan temizlenmesine yardımcı olmaktadır. Bu şekilde etkisi için ise acı ağacın kaynatılmış soğutulmuş suyuyla lavman yapmak gerekmektedir veya yine bu sudan günde 3 bardak içilir. Fazla içilirse baş dönmesi, bulantı kusma gibi yan etkileri görülebilir.

- Acı ağaç, haşere öldürücü etkiye sahip olduğundan, bol sinekli nemli tropikal bölgelerde, ağaç parçalarıyla kaynamış su, vücudun elbiseyle örtülmeyen kısımlarına sürülerek haşereler uzak tutulur. Haşere kovucu etki için 10 gram acı ağaç 60 gr. suda iyice kaynatılır.

- Acı tadı sebebiyle tükürük salgısını arttırır.

- Mideyi kuvvetlendirici etkisi bulunmaktadır. Mide ve bağırsak hareketlerini fazlalaştırır, dolayısıyla iştah açar, sindirimi kolaylaştırır.

- Böbrek taşlarının düşürülmesine yardımcı olur.

- Kanamalarda kanın pıhtılaşmasına yardımcı olur.

- Alkol tedavisinde kullanılmaktadır. Alkole karşı duyulan isteği azalttığı bilinmektedir.