16 Şubat 2014 Pazar

MUZ


Muz, Güneydoğu Asya'nın tropikal bölgelerinde doğal olarak yetişen bir ağaçsı bitkiye ve bu bitkinin yeşil (bazı türlerinde kırmızı veya pembe) kabuklu uzun meyvelerine denir.

Türkiye'de daha çok Anamur ile Alanya arasında üretilmektedir.

Her ne kadar Avrupa’da ve gelişmiş zengin ülkelerde tadı ve kokusu için aranılan bir meyve durumunda ise de üçüncü dünya ülkeleri için çok önemli bir besin kaynağıdır.

Dünya üzerinde meyvesi belki de en fazla tüketilen bitkilerden birisi olan muzun bu kadar ilgi görmesinin sebebi sadece kolay erişilebilen ve kolay tüketilebilen bir bitki olması değildir. Çünkü bu meyve çok besleyici bir besin kaynağıdır ve birçok vitamin, protein, mineral ve aminoasidi içeriyor olması da onun değerli bir meyve olarak öne çıkmasına sebep olmaktadır.

Yüksek protein ve vitamin kaynağı olan muz çocukların beslenmesinde önemli bir yere sahiptir.

Potasyum, demir, kalsiyum, fosfor, sodyum ve iyot bakımından zengin bir meyve olan muz, B1, B2, C, A ve E vitaminlerini içerir.


MUZUN FAYDALARI:

* Çocuklarda kemik gelişimini sağlar.

* Sinir zafiyetini ve yorgunluğu giderir.

* Böbrek ve mafsal iltihaplarına ve bağırsak hastalıklarına iyi gelir.

* Muz kabuğu ve meyvesi doğal antibiyotik etkisi yapar. Geceleri yatmadan önce yüzünüzü temizledikten sonra sivilcelerin üzerine muz kabuğunu sürtüp sabah kalkıp yıkadığınızda farkı göreceksiniz.

* Muz özellikle mideye çok faydalıdır. Mideyi güçlendirir ve koruyucu etkilerinden dolayı, ülser ve gastrit rahatsızlığına çok iyi gelir.

* Kandaki kolesterol oranını düşüren muz, kalp ve damar hastalıklarına karşı koruyucudur. Rahatlatıcı etkileri ile stresi azaltıp tansiyonu düşürür.
* Adet sancılarını azaltır.

* Vücudun ve beynin yorgunluğunu giderir. Enerji verir.

* Hastaların iyileşmesini hızlandırır. Krampları engeller.

* Öksürüğe ve göğüs ağrılarına iyi gelir. 

* Muz taze olarak yenmesinin yanında, yüz ve cilt bakımında da kullanılır. Cildi besler ve temizler.

* Muz limon suyu ile merhem haline getirilip egzama üzerine sürülürse eğer faydası görülür.
Olgunlaşmamış olan muzun hazmı biraz zor olduğu için muzu olgun olarak yemek Gerekir. Ülkemizde muz taze olarak tüketilirken Anavatanı olan ülkelerde kızartması da yapılmaktadır.

NOT: Kabızlık çekenlerin muz yememesi tavsiye edilmektedir.

DERLEME


MUZLU SÜT:

Muz ve sütün birleştirilmesiyle birlikte özellikle çocuklar için doyurucu ve çok besleyici bir ara öğün yiyeceği & içeceği elde edilmiş olur.

YAPILIŞI:

2 adet muz,

2 bardak süt,

1 çorba kaşığı şeker.

Tüm malzemeler bir karıştırıcı içine koyulup muz iyice parçalanıp sütün içinde kayboluncaya kadar karıştırılır ve servis yapılır. Bu kadar basit…

AFİYET OLSUN


13 Şubat 2014 Perşembe

BAL VE TARÇIN

BAL

Bal, bal arıları tarafından çiçeklerden ve meyve tomurcuklarından alınarak yutulan nektarın arıların bal midesi denilen organlarında invertaz enzimi sayesinde kimyasal değişime uğramasıyla oluşan ve kovandaki petek hücrelerine yerleştirilen çok faydalı bir besindir.

Toplandığı değişik bitki kaynaklarına göre farklı aroma, tat, renk, yoğunluk ve kristalizeye sahip bir yiyecektir. İçeriğinde şekerler, enzimler, vitaminler, asitler, koloidal maddeler ve bileşimi bilinemeyen maddeler barındırır.

Olağan üstü besleyici ve tedavi edici özelliğe sahip bir yiyecek olan bal sıra dışı bir etkiye maruz kalmadıkça asla bozulmaz ve zaman faktöründen etkilenmez. Bal aynı zamanda kalori ve protein deposudur. Özellikle çocukların tüketmesi gereken çok değerli bir besindir. Büyüme çağındaki çocukların zekâ gelişimlerine azımsanmayacak derecede etkilidir.



BALIN FAYDALARI:

* Bal bilhassa yatağa yatınca başlayan kuru öksürüğe bal ile yapılan şerbet iyi gelir.

* Sıcak su ile yapılan bal şerbeti kabızlığın giderilmesinde yardımcı olur.

* Limonla ve sütle karıştırılıp içildiğinde nezlenin iyileştirilmesinde etkili olur.

* Gözün görme gücünü arttırır. Nar suyu ile karıştırılıp göze sürme gibi çekilirse gözün keskin görmesini sağlar.

* Halsizliği giderir. Kan yapıcı özelliğinin yanında hastalıktan yeni kalkmış olanların kullanması halinde halsizliklerini giderip kuvvet kazandırır.

*Diğer şekerlerin aksine oksijenle ile reaksiyona girdiğinde tam yanma meydana geldiği için kanda daha az atık madde bırakır. Kalp adalesine faaliyet ve zindelik vermesiyle kalp hastalarına faydalıdır.

* Romatizmal hastalıklarda haricen kullanıldığında hastayı kısa sürede iyileştirir.

* Dişleri ve diş etlerini temizleyip parlatan bir macundur. Dişleri ve diş etlerini mikroplardan korur, ağızdaki yaraları tedavi eder.


* Balgamı keser vücudun pis rutubetini giderir. Karın ağrısını geçirir. Bal şerbeti karın ağrılarını çok kısa bir sürede dindirir. 

* Süt ile karıştırılıp içildiğinde ağrıları giderir.

* Mide ve bağırsak gazlarını gidererek kanı çoğaltır.

* Baldaki şeker emilimi en kolay olan şeker olması ve Hazmı gerektirmediğinden kolayca kana geçer. Ve midedeki fazlalıkları dışarı atar.

* Özellikle çiçek balı gül ile karıştırılıp sabah akşam yenirse akciğer yaraları ve vereme çok faydalıdır.

* İdrar söktürerek mesane yollarını temizler. İltihabını giderir.

* Felç ve yüz felcini önler.

* Kolesterolü düşürür.

* Çörek otu ile birlikte yenilince sırt ağrılarını giderici etki yapar.

* Romatizmalı hastalarda kullanıldığı zaman hastanın kısa sürede iyileşmesini sağlar.

* Bal içerdiği enzimler sebebiyle şişmanlığı önler. Bilhassa ılık bal şerbetinin zayıflatıcı özelliği vardır.

* Anti bakteriyel özelliğinden dolayı içinde bakteri, mantar oluşmaz. Birçok gıda içinde bozulmadan saklanabilir.



TARÇIN:




Ana vatanının Çin olduğu bilinen tarçın insanlık tarihinin en eski baharatlarından birisidir.

Ağacının gövde ve dal kabuklarının dış kısmı sıyrıldıktan sonra kalan iç kabuğunun kurutup öğütülmesiyle elde edilir. Ayrıca kabuklarının iç içe konularak rulo gibi kıvrılmasıyla da çubuk tarçın elde edilir.

Kokusu kuvvetli, kesin ve uzun süreli, tadı tatlımsı ve yakıcıdır. Tatlılara, özellikle de sütlü tatlılara çeşni olarak katılır. Kahve, çikolata ve meyve soslarında, içeceklerde de yaygın olarak kullanılır.

Mutfakta pek çok etli yemeklerde de kullanılan tarçın, çeşitli soslarla birlikte, sütlü ve pirinçli tatlılarda, çikolatalı keklerde, diğer bazı bitkilerle karıştırılıp suyla kaynatılarak çay şeklinde de kullanılır.


TARÇININ FAYDALARI:

Tarçın ağacının kabuğunun sağlığa faydaları ve alternatif tıpta bu kadar yaygın kullanılmasının nedeni içerdiği sinemaltehid, sinnamil asetat ve sinnamil alkol adlı bileşenlerdir.

* Tarçın kanın aşırı ve istenmeyen pıhtılaşmasını önleyerek kan dolaşımını düzenler.

* Tarçın yağı, geleneksel olarak doğal bir mikrop önleyici/temizleyici olarak kullanılmaktadır. Bakteri ve mantar yayılmasını önler.

* Her gün 1-2 gram arasında bir miktar kullanıldığında Kolesterolün ve kan şekerinin düşürülmesine yardımcı olur.

* Tarçın kokusunun hafızayı güçlendirildiği tespit edilmiştir.

* Tip 2 diyabet hastalarında insülin üretimini arttırarak kan şekerini düşürür.

* Lösemi ve lenfoma hastalıklarında kanser hücrelerinin çoğalmasını engelleyebilir.

* Strese bağlı baş ağrısına ve migrene iyi gelir.

* Kan şekerini dengeleyerek kilo vermeyi sağlar.

* Tarçın yağı boğaz ağrısı ve öksürüğe iyi gelir.

* Hafızayı güçlendirir.

* Kan dolaşımını arttırır.


BAL VE TARÇIN

Bal ve tarçının birlikte kullanılmasının pek çok hastalığa iyi geldiği biliniyor. Her hangi bir yan etkisinin olmaması ise bu iki nimeti daha da değerli kılıyor.

Bilindiği gibi bal şekerli olmasına rağmen dikkatli ve doğru bir biçimde kullanıldığında diyabet (şeker) hastalarına bile zarar vermiyor.

TARÇINLI BALIN HAZIRLANIŞI:

Önce bir bardak su kaynatılır. Sıcak suya tarçın koyulur ve demlenmeye ve soğumaya bırakılır. Kaynar suya bal koymamak gerekir. Çünkü sıcak su baldaki enzimleri öldürür.

TARÇINLI BALIN FAYDALARI:

Tarçınlı su oda sıcaklığına geldiğinde tarçının iki katı kadar bal eklenir. Yatmadan bardağın yarısı içilir ve diğer yarısı sabaha bırakılır ve sabah kalkıldığında aç karnına içilir. Tarçınlı bal düzenli kullanıldığında pek çok ilaçtan daha sağlıklı ve daha etkili bir ilaçtır.

* Bal ile toz tarçın karıştırıldığında ve kahvaltıda kızarmış ekmekle yiyildiğinde kolesterolü düşürür ve muhtemelen kalp krizini önler.

* Tarçınlı balın düzenli olarak tüketilmesi kalp vuruşlarını güçlendirir. Yaşlandıkça atar damarlar ve toplardamarlar esnekliklerini kaybediyor ve tıkanıyor. Tarçınlı bal ise damarları yeniden canlandırıyor.

* Arterit hastalar bir fincan sıcak suya iki yemek kaşığı bal ve bir çay kaçığı toz tarçın koyarak faydalı bir içecek hazırlayabilirler. Günlük olarak içilirse kronik arterit hastaları dahi iyileşebilir.

* Kopenhag Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada kahvaltıdan önce bir kaşık bala yarım çay kaşığı tarçın katıp bu karışımı ile hastalarını tedavi eden doktorlar 200 hastanın 73 ünün tümüyle ağrıdan kurtulduğunu, bir ay içerisinde ağrı yüzünden hareket edemeyen hastaların hemen hepsinin ağrı çekmeksizin yürümeye başladığını görmüşlerdir.

* İki yemek kaşığı toz tarçın ile bir yemek kaşığı bal ılık suya eklenip içilirse idrar yollarındaki mikropları öldürür.

* Sık ya da ağır soğuk algınlığı şikâyeti olanlar bir kaşık ılık bal ¼ kaşık toz tarçınla üç gün boyunca birer kez kullanıldığında çoğu kronik öksürüğün ve soğuk algınlığının tedavisinde başarı elde edilebilir, sinüslerin temizlenmesine yardımcı olabilir.

DERLEME



5 Şubat 2014 Çarşamba

ŞAHANE İÇECEK KAHVE

Kahve deyip geçmemek gerekir. İnsan sağlığına büyük faydaları olan bu içecek yapılan araştırmalara göre insan için pek çok fayda sağlıyor.


2005 yılında yapılan bir araştırmaya göre diğer hiçbir ürün kahve kadar çok antioksidan sunmuyor. Elbette meyve ve sebzelerde de çok miktarda antioksidan bulunuyor ama insan vücudu en çok antioksidanı kahveden alıyor.


Kahveyi sadece koklamak bile insanı stresten uzaklaştırıyor.



Seul Ulusal Üniversitesi’nden araştırmacıların fareler üzerinde yaptığı bir deneye göre, az uyku nedeniyle strese giren fareler kahve kokusuna maruz kaldıklarında, beyinlerinde bu strese bağlı olarak oluşan proteinde de bir değişim yaşanıyor.

Kahve Parkinson hastalığıyla ilgili semptomları azaltabiliyor.




Science Daily’de 2012 yılında Dr. Ronald Postuma tarafından kaleme alınan bir çalışmaya göre, kahve içmek Parkinson hastalarının hareketlerini kontrol etmelerinde onlara yardımcı oluyor. Ayrıca kahve içenlerin Parkinson hastalığına yakalanma oranları da daha düşük.

Kahve karaciğeri için çok yararlı bir içecek…



2006 yılında 22 yaş üstü 125 bin kişiyle yapılan bir araştırma, günde en az bir bardak kahve içenlerin karaciğer sirozuna yakalanma ihtimallerinin yüzde 20 daha düşük olduğunu ortaya koydu. 




Araştırmacı Arthur L. Klatsky, The Guardian gazetesine verdiği demeçte, kahve tüketiminin özellikle alkol kullananların yakalandığı siroza karşı koruyucu yararları olduğunu vurguladı.

Ayrıca araştırmalar, kahvenin alkolle bağlantısı olmayan karaciğer yağlanması gibi rahatsızlıklarını önlemede de yararlı olduğunu ortaya koydu.
Kahve daha mutlu hissetmenizi sağlayabilir.

National Health Institute tarafından yapılan bir araştırmaya göre, günde dört bardak ya da daha çok kahve içenler, hiç içmeyenlere oranla yüzde 10 oranında daha az depresyona giriyor.

Bunun sadece kahvenin içerisinde bulunan kafeinle ilişkili olmadığını da belirtiliyor. Araştırmayı yürütenlerden Dr. Honglei Chen, kahvenin mutluluk vermesinin nedenini, içindeki güvenilir antioksidanlara bağlıyor.



Kahve tüketiminin daha düşük intihar oranlarıyla da bir ilişkisi var

Harvard Halk Sağlığı Okulu tarafından yapılan bir araştırmaya göre, günde iki ila dört bardak kahve tüketimi, hem erkekler hem de kadınlar için intihar oranını yüzde 50 civarında düşürüyor.

Bunun nedeni de kahvenin hafif bir antidepresan olarak da etki gösterip, serotonin, dopamin gibi sinirsel salgıların üretimine yardımcı olması olarak gösteriliyor.

Kahve, cilt kanserine yakalanma ihtimalinizi düşürebilir.

Harvard Tıp Okulu ve Boston’daki Brigham and Women’s Hospital, tam 20 yıllık bir süre boyunca 112 bin 897 erkek ve kadını takip etti ve günde 3 bardak ve üstü kahve içen kadınların, hiç kahve içmeyenlere göre cilt kanserine yakalanma ihtimalinin daha düşük olduğunu net bir şekilde ortaya koydu. 


Kahve sayesinde daha iyi bir atlet olabilirsiniz.

The New York Times’ın bir haberine göre, bilim insanları ve atletler, atletik performansa başlamadan önce içilen bir bardak kahvenin özellikle uzak koşu ve bisiklet gibi sporlarda performansı olumlu etkilediğini yıllardır biliyorlar.

“Kafein kan akışındaki yağ asitlerinin miktarını artırıyor, Bu da atletlerin kaslarının yağları vücut için yakıt olarak kullanmasına yardımcı oluyor. Bu vücudun egzersiz süresince kullanılmak üzere ufak miktarlarda karbonhidrat depolamasını sağlıyor.


Kahve içmek, zihninizi daha uzun süre sağlıklı bir biçimde korumanıza yardımcı olabilir.

South Florida Üniversitesi ve Miami Üniversitesi’nden araştırmacıların 65 yaş üstü bir kesimle yaptığı araştırmaya göre, bu yaşlarda kanlarındaki kafein düzeyi daha yüksek olanlar, daha düşük olanlara göre Alzheimer hastalığına 2 ila 4 yıl daha geç yakalanıyor.

Orta düzey kahve tüketiminin insanları Alzheimer hastalığına karşı tamamen koruyacağını iddia edilmiyor. Ancak, orta düzey kahve tüketiminin Alzheimer’a yakalanma riskini düşüreceği veya geciktireceği konusunda görüş bildiriliyor.
Kahve sizi daha zeki yapabilir.

Kahve sadece daha uyanık olmanıza değil aynı zamanda zekânızın daha keskin olmasına da yardımcı olabilir. CNN’de yayınlanan bir habere göre, kahve zihnimizin daha etkin çalışmasına destek oluyor.

Time muhabiri Michael Lemonick ise şöyle diyor: “Az uyuduğunuzda ve dinç kalabilmek için kahve aldığınızda, kendinizi daha atik, daha dikkatli, daha mantıklı akıl yürüten yani zekâ ile ilgili pek çok fonksiyonu daha rahat yerine getiren ve her şeye daha iyi ve zamanında tepki veren bir konumda buluyorsunuz.

DERLEME