13 Ekim 2012 Cumartesi

ELMA





Elma gülgiller familyasından kültürü yapılan bir meyve türüdür. Eski Türkçede "alma" diye bilinen adının, meyvenin rengi olan "al" (kırmızı)'dan geldiği bilinmektedir. Elmanın ilk olarak Kuzey Anadolu'da, Güney Kafkaslarda, Rusya'nın güneybatısında kalan bölgeler ve Orta Asya (Kazakistan'ın doğusu) dolaylarında ortaya çıktığı sanılmaktadır. Tür, bütün dünyaya Orta Asya'dan yayılmıştır. Besin değeri çok yüksek olan bir meyvesi vardır. Tarih boyunca kültür çalışmalarıyla 1000 farklı elma çeşidi üretildiği tahmin edilmektedir

En yakın akrabaları armut ve malta eriği olarak bilinir. 5 - 12 metreye kadar uzanan yaprak döken tacı geniş küçük bir ağaçtır.Çiçekler yapraklarla birlikte açar. Beyaz olan çiçekler genellikle ilk açtığında açık pembedir. 2,5 - 3,5 cm. çapında 5 taç yapraklıdır. Meyve sonbaharda olgunlaşır.




SAĞLIĞA YARARLARI:


Amasya, demir, starking, golden, jonhatan, hüryemez ve daha pek çok çeşidi bulunan elma bol vitamininden dolayı çok sevilen meyvelerden biridir. Elmada A vitamini oldukça fazla miktarlarda bulunur. Ama bunun yanında B vitamini bakımından da zayıftır. Elmanın sağladığı vitaminlerin en önemlisi ise C vitaminidir. Bu vitamin en fazla kabuğunda ve kabuğun hemen altında yoğun olarak bulunur. Bu nedenle iyi yıkanmış elmanın kabuğuyla tüketilmesi en doğrusudur.

Elmanın verdiği enerji 100 gramda 54 kaloridir. Bu enerji yağdan değil, meyve şekeri ve organizma tarafından ağır olarak sindirilen şekerden gelmektedir. Bu veriler ve genel anlamıyla elmanın besleyici özelliği, elmayı özellikle spor yapanlar için vazgeçilmez yapar. Gerçekten de fiziksel aktiviteler çerçevesinde elmanın içeriğindekiler spor öncesinde, sırasında ve sonrasında organizma üzerinde pozitif etkiler yaratır:

Yüksek bir lif zenginliğine sahip olan elma sindirim sisteminde büyük rol oynar. Elmada bulunan suda çözünen lifler ve suda çözünmeyen liflerin birleşimi bağırsak hareketlerini tetikler ve hızlandırır. Kabızlığa karşı elmayı kabuğuyla yemek önerilir çünkü lif kabuğunda daha yoğundur.


Yapılan pek çok araştırmanın ortak sonuçlarına göre günlük olarak tüketilecek 3 adet elmanın 2 ayda yaklaşık %10 oranında kolesterolün düşürülmesine yardımcı olduğu bilinmektedir. Bu meyvenin kötü kolesterol oranını düşürmesinin yanında iyi kolesterol oranını da 4 misli yükselttiği saptanmıştır.

Elma yiyenlerde akli bozuklukların ve teneffüs yolları rahatsızlıklarının azaldığı ve diş çürümesi nisbetinin % 30'dan daha az olduğu tıbbi kaynaklarda belirtilmektedir. Tüm bu faydalarının yanında elma çağın belalı hastalığı kanserden, kolesterole kadar birçok hastalığın gerek riskini azaltmada gerekse önlemede önemli rol üstlendiği bilinmektedir



Dalağın kan yapmasını sağlar, kan şekerini kontrol altında tutar.  Çalışırken devamlı olarak oturanlar ve fazla kilolular için çok faydalıdır. Bünyesindeki C vitamini sayesinde bağışıklık sistemi güçlenir. Nefesi rahatlatır. Yapılan bazı araştırmalar, elma yiyenlerin daha kolay nefes aldığını göstermektedir. Gastritten kaynaklanan yanmaları hafifletir.  Elma kürü, böbrek, mesane hastalıkları ve hemoroit tedavisinde de işe yarar.

Sabah aç karnına yendiğinde kanı temizler ve toksinleri atmayı sağlar. Öğle yemeğinden önce yendiğinde ya da kabuğuyla pişirildiğinde bağırsakları çalıştırır ve yumuşatır, kabızlığı önler. Isırarak yenirse, dişleri temizler ve diş etlerini güçlendirir. Uykudan önce yenirse rahatlatır ve kolay uyumayı sağlar. Yeşil, hafif ekşi olanları mide bulantılarını önler. Düşük kalorili (54 kalori)olduğu için şişmanlığı önler, kan şekeri düzeyini ve yüksek tansiyonu olumlu bir şekilde etkiler. Ortasına biraz marmelat ekleyip fırında pişirildiğinde, rejim yapanların tatlı yeme isteğini giderir.

Günde bir elma yemek, insanı tüm hastalıklardan korur. İki elma yerseniz kalp ve damar hastalıklarından korunmuş olunur. Kolesterolü normale indirir ve kabızlığı giderir, sindirimi kolaylaştırır, bağırsaklardaki parazitlerin dökülmesini sağlar, Güzel kokusu rahatlatır ve tansiyonu düşürür, sinirleri yatıştırır. Artrit, romatizmalar ve gut hastalıklarında çok yararlıdır. Kalbi koruyan flavonoidlerden bol miktarda içerir. Portakal suyundaki C vitamininin üçte biri elmada da bulunur. Enerjinin yavaş bir şekilde açığa çıkmasını sağlayan fraktoz şekerinden bolca içerir.

Ancak dikkat edilecek bir husus vardır o da; bebeklerin ya da emekleyen çocukların midesini rahatsız edebilir.



Elmanın % 83-85'i su, 0,40 protein, 8,35 invert şeker, 1,60 sakkaroz, 0,07 tanen, 1,32 ham lif 0,41 kül, ayrıca çok az miktarda mangan, bakır, flor, magnezyum, kalsiyum, potasyum vs. maddeleri bulunmaktadır.



ÜRETİMİ VE TİCARETİ:


Elma Türkiye'de iyi gelir sağlayan meyve türlerinden birisidir. Üretimi oldukça iyi düzenlenmiş bulunan yerlerde dönümden ortalama 1500 - 2000 kg meyve elde edilebilmektedir. Bakım şartlarının iyi olduğu durumlarda bu miktar 3000 kg'a kadar yükselmektedir. Bu miktar bazı ülkelerde üç tonun üzerindedir. Türkiye'de elma tüketimi kişi başına 20 kg civarındadır. Ülkemiz dünyada en fazla elma tüketen ülkeler arasında yer almaktadır.

YER ELMASI: Patatese benzer yumruları ve parlak sarı çiçekleri olan bir sebze türüdür. Adında elma olmakla beraber bilinen elma türleriyle ilgisi yoktur. A ve C vitaminleri açısından zengindir. Kalsiyum, demir ve fosfat mineralleri içerir.


DUT KURURSU




BEYAZ DUT KURUSU:

Beyaz dut yazın toplanıp güneş altında kurutularak daha uzun bir süre insanların faydasına sunulur. Kurutulmuş dut ile taze dut arasında kimyasallar bakımından farklılıklar olduğu için ikisinin de vücuda etkileri ve faydaları farklı boyutlarda olmaktadır.

DUT KURUSU VE EGZAMA:

Beyaz dut kurusu egzama için adeta bir ilaç etkisi göstermektedir. Egzama hastası olan binlerce insan yıllar boyunca bu hastalığı adeta bir kader olarak görmüşlerdir.

Ellerinde oluşan egzamaya bağlı yaralar yüzünden sosyal hayatlarında istedikleri gibi hareket edemez olmuşlardır. Ellerin sürekli çatlaması, açık yaralar oluşması, sürekli acı çekme, ellerin sürekli kanaması gibi şikâyetler yüzünden birçok insan iş yapamaz hale gelmiştir.


EGZAMA İÇİN HAZIRLANIŞI:


3 su bardağı içme suyunu kaynatın ve içine bir avuç dolusu kurutulmuş beyaz dut atın. Altını kıstıktan sonra 5-6 dakika kadar kaynattıktan sonra ateşten alın. Ellerinizin dayanabileceği sıcaklığa gelene kadar bekleyin (Ne tamamen soğusun ne de ellerinizin dayanamayacağı kadar sıcak olsun).

Ilık dut kurusu suyunun içine ellerinizi sokun ve 8-10 dakika kadar bu suyun içinde bekletin. Ellerinizi çıkarttıktan sonra yaklaşık bir saat kadar yıkamayın ve 1 saatin sonunda temiz su ile durulayın.

Haftada 3-4 defa tekrarlanılacak bu yöntem sayesinde çok kısa süre içinde ellerdeki iyileşme belirgin bir şekilde ortaya çıkacaktır. Aynı yöntem ayaklara ya da vücudun diğer bölgelerine de uygulanabilir. Bir kap yardımıyla sorunlu bölgeye dut kurusu suyunu dökmek de aynı tedavi edici etkiyi gösterecektir.

Dikkat edilmesi gereken nokta şeker hastalarının bu yöntemden uzak durmasıdır. Çünkü hastaların kan şekerini yükselteceği için beyaz dut kurusu suyu yöntemi rahatsızlanmalarına sebep olabilmektedir.

DUT


Ana vatanı Çin olan dut, dutgiller familyasına ait bir ağaç türüdür. 15 metreye kadar boylanabilen bu ağacın gövdesi silindirik, dik ve kalın olup, kabuğu çatlaklı ve gri - kahve renklidir. Yaprakları saplı, iki sıra üzerine dizilmiş, tabanı yuvarlak veya kalp şeklinde, üst yüzü koyu, alt yüzü ise daha açık yeşil renklidir. Kenarları dişlidir. Çiçekler, bir evcikli olup yaprakların koltuğunda ve saplı durumlar halinde bulunur.
Dut ağacının yaprağı ipek böceğinin çok sevdiği yiyeceklerden olduğu için ipek böcekçiliğinin vazgeçilmez bir unsurudur.


Kara ve beyaz olmak üzere iki çeşide ayrılan dut meyvesi, demir açısından çok zengin, ödem çözücü, idrar söktürücü, bağırsak kurtlarını düşürücü bir etkiye sahiptir. Sadece dut meyvesinin değil yapraklarının da bu özelliği bulunduruyor olması bu meyveyi bir kat daha değerli kılmaktadır. Yapraklarının bir diğer önemli özelliği de kanamayı durdurmasıdır.


KARADUT:

Karadut meyvesinde çok güçlü antioksidanlar bulundurur. Bu güçlü antioksidanlar vücudumuzdaki serbest radikalleri etkisiz hale getirmek suretiyle  bağışıklık sistemini güçlendirir. İçeriğinde bulunan flovonoidler nedeniyle kalbi korur, yaşlanmayı geciktirir.

İçeriğinde betakaroten barındıran karadut meyvesi böceklenmeyen tek organik bitki çeşididir. Ancak karadut mevsimi çok kısa sürdüğünden bu meyvenin faydalarından daha fazla istifade edebilmek için en bol olduğu zamanlarda kaynatılarak şurubu yapılıp daha sonra kullanılmak amacıyla derin dondurucularda muhafaza edilebilir.

Sağlık ve gençlik kaynağı olan karadut şurubu kanserden korunmak için kullanılması gereken bir besin kaynağıdır.

KARADUTUN FAYDALARI:

- Aşırı yorgunluğu ve halsizliği giderir.
- Ağız ve boğaz enfeksiyonlarına tavsiye edilir.
- Kanı temizler, kan basıncını düşürür. Anemi hastalarına tavsiye edilir.
- Sindirim sistemi rahatsızlıklarına faydalıdır.
- Mide salgılarını arttırır, sindirim sistemini düzenler.
- Saçların ve dişlerin güçlenmesini sağlar.
- Gastrit ve hepatit tedavisinde kullanılabilir.
- Uykusuzluğa iyi gelir.

BEYAZ DUT:

Gerek bitkinin meyvesinde gerekse yapraklarında albanin ve olinik asit etkisi yüksek kimyasalların bulunması  nedeniyle taze beyaz dut aynı zamanda doğal antibiyotik etkisi olan bir meyvedir de. Beyaz dut dalından kopartıldıktan sonra hızlı bir biçimde içindeki kimyasallar bozulmaya başlar. Bu nedenle çok fazla bekletilmeden tüketilmesi tavsiye edilir.

BEYAZ DUTUN FAYDALARI:

- Vücuda kuvvet verir, kansızlığa iyi gelir.
- Ağız, bademcik ve boğaz iltihabı, diş eti hastalıkları ve öksürüğe karşı faydalıdır.
- Ateş düşürür, karaciğeri kuvvetlendirir.
- Mide ve bağırsakların düzenli çalışmasına yardım eder.
- Özellikle yemekle birlikte yenildiğinde hazmı kolaylaştırır.
- Aç karnına yenen beyaz dut bağırsak kurtlarını düşürür, mide ve bağırsakları rahatlatır.







8 Ekim 2012 Pazartesi

NAR





Nargiller familyasından Akdeniz Bölgesi’nden Japonya'ya kadar yabani olarak yetişen canlı kırmızı çiçekli, dört köşe dallı, hafifçe dikenli bir ağaççıktır. Meyvesi portakal büyüklüğünde, esmer kırmızı renkli, çok tohumludur. Yenen kısmı, tohumlarının etli ve bol sulu kısmıdır. Bir nar meyvesinde 600 civarında tohum bulunur. Tohumların renkleri beyazdan koyu kırmızıya doğru değişik renk tonlarına sahiptir.

Haziran-Temmuz aylarında kırmızı renkli çiçekler açan ve iki ila beş metre kadar uzayabilen nar ağacı muntazam olamayan bir gövde yapısına sahiptir. Yaprakları karşılıklı, parlak renkli, ince-uzun şekilli, kısa saplı ve kırmızı kenarlıdır. Çiçekleri kısmen sapsız, tek tek ve birkaçı bir arada bulunur. Çanak yaprakları kırmızı renklidir ve yaz kış dökülmeyen bir özelliğe sahiptir. Sonbahar mevsiminde olgunlaşır. Meyvesi küre şeklinde ve portakal büyüklüğündedir. Kırmızımsı renkte, derimsi kabukludur. Çok tohumlu ve etlidir. Meyvenin yenen kısmı ise etli ve bol sulu olan tohumlarıdır.

     



Narın faydaları saymakla bitmiyor. İster tek tek taneleri yiyilerek tüketilsin, isterse de sıkılıp suyu içilerek, nar pek çok derdin devasıdır. Örneğin bir adet narda 10 bardak yeşil çaya ve 4 bardak kızılcık suyuna eşdeğer antioksidan madde bulunur.
                  

 DİKKAT!

Nar kabızlık yapabilir. Be nedenle mide ve bağırsak hastalığı olanların,küçük çocukların ve hamilelerin narı fazla tüketmemeleri tavsiye edilir.



NARIN BİLİNEN BAZI FAYDALARI:

- Tansiyonu olumlu bir biçimde düzenlemeye yardım eder.
- Kalbi koruyup düzenli bir biçimde çalışmasına yardımcı olur.
- Enfeksiyonlara karşı vücudun direncini arttırır.
- Enerji verir, yorgunluğu gidermeye yardım eder.
- İdrar söktürücü etkisi vücutta oluşan toksinlerin atılmasına yardımcı olur.
- Bağışıklık sistemini güçlendirerek vücudun hastalıklara karşı korunmasına yardımcı olur.
- Bağırsak parazitlerinin düşmanıdır ve vücutta iyi bakterilerin artmasını sağlar.
- İshali önler yada tadavisinde destek sağlar.
- Cilde parlak ve pürüzsüz bir görünüm verir.
- Cilt enfeksiyonlarına karşı olumlu etki yapar.
- Kolestetol ve kan şekerini düzenlemeye yadım eder.






D